28 Aralık 2013 Cumartesi

  Bir ay kadar önce Bandırmadan eşimin dayısı ve gelinleri bebek görmeye bize geldiklerinde onlar için buradaki salatayı yapmıştım ve çok beğenmişlerdi onlarda bana bu salatanın tarifi verdiler.Bende deneyeceğimi söylemiştim..Ben akşam yemeğinin yanına salata olarak yaptım ve çok beğendik lezzetini..Hatta annemler yemeğe geldiklerinde onlara da yaptım herkesten tam not aldı..
  Maharetli yengelerim var çook şükür,okuyorsanız selam olsun ;)

MALZEMELER
1/2 karnıbahar
dereotu
közlenmiş kırmızı biber
1 dal tazesoğan
1-2 yaprak marul
1/2 limon
1tatlı kaşığı nar ekşisi
zeytinyağ
tuz

YAPILIŞI
  • Karnıbaharları küçük dallarına ayırıp buharda yada az suda haşlayın.
  • Soğuyunca içine ince kıyılmış dereotu,marul,taze soğan ve köz kırmızı biberi vs.ekleyin..
  • Zeytinyağı,limon,nar ekşisi ve tuzunu ayarlayıp yavaşca karıştırıp servis yapın..
Cumartesi, Aralık 28, 2013 Tuğba Mutfakta
  Bir ay kadar önce Bandırmadan eşimin dayısı ve gelinleri bebek görmeye bize geldiklerinde onlar için buradaki salatayı yapmıştım ve çok beğenmişlerdi onlarda bana bu salatanın tarifi verdiler.Bende deneyeceğimi söylemiştim..Ben akşam yemeğinin yanına salata olarak yaptım ve çok beğendik lezzetini..Hatta annemler yemeğe geldiklerinde onlara da yaptım herkesten tam not aldı..
  Maharetli yengelerim var çook şükür,okuyorsanız selam olsun ;)

MALZEMELER
1/2 karnıbahar
dereotu
közlenmiş kırmızı biber
1 dal tazesoğan
1-2 yaprak marul
1/2 limon
1tatlı kaşığı nar ekşisi
zeytinyağ
tuz

YAPILIŞI
  • Karnıbaharları küçük dallarına ayırıp buharda yada az suda haşlayın.
  • Soğuyunca içine ince kıyılmış dereotu,marul,taze soğan ve köz kırmızı biberi vs.ekleyin..
  • Zeytinyağı,limon,nar ekşisi ve tuzunu ayarlayıp yavaşca karıştırıp servis yapın..
MİSAFİR RIZKI İLE GELİR

Misafirperver bir sahabi vardı. Hanımı ise her gün kocasının yanında birkaç misafirle gelmesine tahammül edemez ve kocasına:
-Sen her gün birkaç misafirle geliyorsun, gelen misafirler, çocuklarımızın rızıklarını yiyorlar, der.

Kocası, aldırış etmez eve gelirken her gün yanında birkaç misafir getirmekte devam eder. Kadın sahabi dayanamayıp, gider durumu Resûlullah'a::
-Ya resûlallah! Kocam her akşam eve birkaç misafir getiriyor, böylece de kocamın kazandıkları hep misafirlere gidiyor. Bir gün hastalanıverse, açlıktan ölmekten korkarım, der..
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kadının kocasını, huzuruna çağırtır, durumu birde ondan dinler. Sahabi:
-Ben misafirsiz edemem! Soframda misafir olması, bana neş'e ve bereket veriyor, der.
Bu sefer Peygamberimiz (s.a.v.) kadına, bundan sonra fazla değil, bir misafire razı olup olmadığını sordu. Kadın buna da razı olmayarak:
-Ben çocuklarımın rızkını başkalarının yemesine rıza gösteremem, der.
Adam hiç olmazsa bir misafirde ısrar edince; kadın boşanmaktansa, bir misafire razı olur. Fakat o akşam üzeri beyinin, yine eve iki misafirle geldiğini gördü. Kadın sinirlenmişti, içi rahat değildi. Yemek hazırlamak için mutfağa girdi, üç kişilik yemek hazırlayıp tepsiyi kocasına verdi. Biraz sonra da, misafirlerden birinin çıkıp gittiğini gördü. Hazırlanan yemeklerden biri yenmemişti.
Kadın kocasına:
-Misafirin biri niçin yemek yemeden çıkıp gitti? diye sorar.
Adam, ikinci misafirin farkında değildir:
-Sen hangi misafirden bahsediyorsun. Ben bir misafirle geldim, o da içerde işte, diye cevap verdi.
Kadın çok iyi görmüştü. Misafirin birisi yemek yemeden çıkmıştı.
Bu münakaşanın içinden çıkamayacaklarını anlayan karı-koca, hemen Efendimiz Hazretlerine müracaata gittiler ve durumu anlattılar...
Onları dinleyen Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
-Evet! Eve iki misafir gelmişti. Fakat bunlardan birisi hakiki insan değil, insan sûretine giren rızıktı. Allah (c.c.) hanımını akıllandırmak için rızkı insan kılığına sokmuştu. Hanımın ise, yine misafirler için bir miktar rızkı gözden çıkarıp hazırladı, ama o rızık, eksilmedi.

Şunu iyi bilesiniz ki, her misafir kendi rızkı ile gelir. Ve kimse, kimsenin rızkını yiyemez, eksiltemez... Hatta misafir, bir evin bereketini artırır ve o evin rızkında artma olur, buyurdular. Tabiî ki kadın, bu hadiseden sonra itiraz edecek durumda değildi.





Cumartesi, Aralık 28, 2013 Tuğba Mutfakta
MİSAFİR RIZKI İLE GELİR

Misafirperver bir sahabi vardı. Hanımı ise her gün kocasının yanında birkaç misafirle gelmesine tahammül edemez ve kocasına:
-Sen her gün birkaç misafirle geliyorsun, gelen misafirler, çocuklarımızın rızıklarını yiyorlar, der.

Kocası, aldırış etmez eve gelirken her gün yanında birkaç misafir getirmekte devam eder. Kadın sahabi dayanamayıp, gider durumu Resûlullah'a::
-Ya resûlallah! Kocam her akşam eve birkaç misafir getiriyor, böylece de kocamın kazandıkları hep misafirlere gidiyor. Bir gün hastalanıverse, açlıktan ölmekten korkarım, der..
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kadının kocasını, huzuruna çağırtır, durumu birde ondan dinler. Sahabi:
-Ben misafirsiz edemem! Soframda misafir olması, bana neş'e ve bereket veriyor, der.
Bu sefer Peygamberimiz (s.a.v.) kadına, bundan sonra fazla değil, bir misafire razı olup olmadığını sordu. Kadın buna da razı olmayarak:
-Ben çocuklarımın rızkını başkalarının yemesine rıza gösteremem, der.
Adam hiç olmazsa bir misafirde ısrar edince; kadın boşanmaktansa, bir misafire razı olur. Fakat o akşam üzeri beyinin, yine eve iki misafirle geldiğini gördü. Kadın sinirlenmişti, içi rahat değildi. Yemek hazırlamak için mutfağa girdi, üç kişilik yemek hazırlayıp tepsiyi kocasına verdi. Biraz sonra da, misafirlerden birinin çıkıp gittiğini gördü. Hazırlanan yemeklerden biri yenmemişti.
Kadın kocasına:
-Misafirin biri niçin yemek yemeden çıkıp gitti? diye sorar.
Adam, ikinci misafirin farkında değildir:
-Sen hangi misafirden bahsediyorsun. Ben bir misafirle geldim, o da içerde işte, diye cevap verdi.
Kadın çok iyi görmüştü. Misafirin birisi yemek yemeden çıkmıştı.
Bu münakaşanın içinden çıkamayacaklarını anlayan karı-koca, hemen Efendimiz Hazretlerine müracaata gittiler ve durumu anlattılar...
Onları dinleyen Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
-Evet! Eve iki misafir gelmişti. Fakat bunlardan birisi hakiki insan değil, insan sûretine giren rızıktı. Allah (c.c.) hanımını akıllandırmak için rızkı insan kılığına sokmuştu. Hanımın ise, yine misafirler için bir miktar rızkı gözden çıkarıp hazırladı, ama o rızık, eksilmedi.

Şunu iyi bilesiniz ki, her misafir kendi rızkı ile gelir. Ve kimse, kimsenin rızkını yiyemez, eksiltemez... Hatta misafir, bir evin bereketini artırır ve o evin rızkında artma olur, buyurdular. Tabiî ki kadın, bu hadiseden sonra itiraz edecek durumda değildi.






KAHVE TANELERİ GİBİ OLABİLMEK
   Bir baba evlenmek üzere olan oğluna tavsiyelerde bulunuyormuş. "Son tavsiyemi mutfakta anlatmak istiyorum" demiş. Mutfağı ve yemek yapmayı bilmeyen delikanlı "Olur" demiş çekine çekine. Baba, ocağa aynı büyüklükte üç kap koymuş, hepsini suyla doldurup üçünün de altını yakmış. "Şimdi istediğim her şeyden iki tane vereceksin bana" demiş oğluna.
Sırasıyla havuç, yumurta ve kavrulmamış kahve çekirdeği istemiş...Oğlu hepsinden ikişer tane vermiş basına. Adam iki havucu birinci kaba, iki yumurtayı ikinci kaba ve iki kavrulmamış kahve çekirdeğini üçüncü kaba koymuş. Her üçünü de yirmi dakika süreyle kaynatmış.

 Daha sonra kapları indirip yemek masasına buyur etmiş oğlunu. Yemek masasında üç tabak duruyormuş. Kaplarda kaynayan havuçları, yumurtaları ve kahve çekirdeklerini büyük bir özenle tabaklara yerleştirmiş. Sonra oğluna dönüp sormuş: "Ne görüyorsun? Oğlu düşünürken açıklamaya başlamış."Havuçlar  haşlandıkça aslını kaybedip yumuşamış. Yumurtalar görünüşte baştaki gibi sert duruyorlar ama içleri katılaşmış. Kahve taneleri ise olduğu gibi duruyor, başta neyseler sonunda da öyleler..

 "Sonra asıl tavsiyesine sıra gelmiş:"Evlilikte aşk ve şefkat birlikte olmalıdır. Aşksız bir evlilikte her iki eş de şu gördüğün havuçlar gibi birbirlerini tüketirler, eskitirler, pörsütürler. Şefkatsiz bir evlilikte ise eşler birbirlerine ne kadar tahammül etseler de, şu gördüğün yumurtalar gibi içten içe katılaşırlar, birbirlerinden uzaklaşırlar. Aşkın da şefkatin de olduğu bir evlilikte ise, şartlar ne olursa olsun, eşler tıpkı şu kahve taneleri gibi, birbirlerinin yanında kalırlar, kendi kişiliklerini yitirmezler. Kahve tanelerinin tekrar kaynatılmaya hazır olmaları gibi, onlar da birbirleriyle baş başa uzun yıllar geçirmeye isteklidirler.

  Oğlu aldığı bu dersten tatmin olmuşa benziyordu."Asil! ders bu değil!" dedi baba oğlunun elinden tuttu, ocağın üzerinde bıraktığı kapların içinde kalan suları gösterdi."Havuçlardan ve yumurtalardan arta kalan suya bak... ikisinde de bir tat yok "Kahve çekirdeklerini çıkardığı kaptaki suyu yavaşça bir fincana boşalttı. Mis gibi taze kahve kokuyordu. Fincanı oğluna uzattı."içmek istersin herhalde" dedi. Oğlu kahvesini yudumlarken konuşmasını sürdürdü."Kahve çekirdekleri gibi birbirlerini tüketmeyen eşlerin paylaştığı yuvada işte böyle olur. Mis gibi. Temiz ve huzur verici. Başka herkesin fincanına koyup yudumlayacağı taze kahve gibi...Çünkü onlar birbirlerini harcamayarak, birbirlerine aşkla ve şefkatle davranarak hayata kendi tadlarını, kokularını ve renklerini katmayı başarırlar."(alıntıdır)










Cumartesi, Aralık 28, 2013 Tuğba Mutfakta

KAHVE TANELERİ GİBİ OLABİLMEK
   Bir baba evlenmek üzere olan oğluna tavsiyelerde bulunuyormuş. "Son tavsiyemi mutfakta anlatmak istiyorum" demiş. Mutfağı ve yemek yapmayı bilmeyen delikanlı "Olur" demiş çekine çekine. Baba, ocağa aynı büyüklükte üç kap koymuş, hepsini suyla doldurup üçünün de altını yakmış. "Şimdi istediğim her şeyden iki tane vereceksin bana" demiş oğluna.
Sırasıyla havuç, yumurta ve kavrulmamış kahve çekirdeği istemiş...Oğlu hepsinden ikişer tane vermiş basına. Adam iki havucu birinci kaba, iki yumurtayı ikinci kaba ve iki kavrulmamış kahve çekirdeğini üçüncü kaba koymuş. Her üçünü de yirmi dakika süreyle kaynatmış.

 Daha sonra kapları indirip yemek masasına buyur etmiş oğlunu. Yemek masasında üç tabak duruyormuş. Kaplarda kaynayan havuçları, yumurtaları ve kahve çekirdeklerini büyük bir özenle tabaklara yerleştirmiş. Sonra oğluna dönüp sormuş: "Ne görüyorsun? Oğlu düşünürken açıklamaya başlamış."Havuçlar  haşlandıkça aslını kaybedip yumuşamış. Yumurtalar görünüşte baştaki gibi sert duruyorlar ama içleri katılaşmış. Kahve taneleri ise olduğu gibi duruyor, başta neyseler sonunda da öyleler..

 "Sonra asıl tavsiyesine sıra gelmiş:"Evlilikte aşk ve şefkat birlikte olmalıdır. Aşksız bir evlilikte her iki eş de şu gördüğün havuçlar gibi birbirlerini tüketirler, eskitirler, pörsütürler. Şefkatsiz bir evlilikte ise eşler birbirlerine ne kadar tahammül etseler de, şu gördüğün yumurtalar gibi içten içe katılaşırlar, birbirlerinden uzaklaşırlar. Aşkın da şefkatin de olduğu bir evlilikte ise, şartlar ne olursa olsun, eşler tıpkı şu kahve taneleri gibi, birbirlerinin yanında kalırlar, kendi kişiliklerini yitirmezler. Kahve tanelerinin tekrar kaynatılmaya hazır olmaları gibi, onlar da birbirleriyle baş başa uzun yıllar geçirmeye isteklidirler.

  Oğlu aldığı bu dersten tatmin olmuşa benziyordu."Asil! ders bu değil!" dedi baba oğlunun elinden tuttu, ocağın üzerinde bıraktığı kapların içinde kalan suları gösterdi."Havuçlardan ve yumurtalardan arta kalan suya bak... ikisinde de bir tat yok "Kahve çekirdeklerini çıkardığı kaptaki suyu yavaşça bir fincana boşalttı. Mis gibi taze kahve kokuyordu. Fincanı oğluna uzattı."içmek istersin herhalde" dedi. Oğlu kahvesini yudumlarken konuşmasını sürdürdü."Kahve çekirdekleri gibi birbirlerini tüketmeyen eşlerin paylaştığı yuvada işte böyle olur. Mis gibi. Temiz ve huzur verici. Başka herkesin fincanına koyup yudumlayacağı taze kahve gibi...Çünkü onlar birbirlerini harcamayarak, birbirlerine aşkla ve şefkatle davranarak hayata kendi tadlarını, kokularını ve renklerini katmayı başarırlar."(alıntıdır)











MALZEMELER
2 su bardağı pirinç
1 çay kaşığı ucuyla safran
1sıvıyağ
1-2 tane limon
1kavanoz garnitür
1 küçük kutu mısır
dereotu
1 dal tazesoğan

YAPILIŞI
  • Sıvıyağla safranlı sade bir pilav yapıp soğumaya bırakın.
  • Soğuyunca içine ince kıyılmış dereotu,taze soğan,mısır,garnitür ekleyin..
  • Biraz sıvıyağ,limon suyu ekleyip karıştırın ve servis yapın..
Cumartesi, Aralık 28, 2013 Tuğba Mutfakta

MALZEMELER
2 su bardağı pirinç
1 çay kaşığı ucuyla safran
1sıvıyağ
1-2 tane limon
1kavanoz garnitür
1 küçük kutu mısır
dereotu
1 dal tazesoğan

YAPILIŞI
  • Sıvıyağla safranlı sade bir pilav yapıp soğumaya bırakın.
  • Soğuyunca içine ince kıyılmış dereotu,taze soğan,mısır,garnitür ekleyin..
  • Biraz sıvıyağ,limon suyu ekleyip karıştırın ve servis yapın..